15 Nisan 2012 Pazar

YUŞA (YEŞU) (A.S)



YUŞA (YEŞU) (A.S) 

Yuşa (veya Yeşu) (İbranice: יְהוֹשֻׁעַ Yehoşua; Modern Yunanca: Ἰησοῦς İsa ile aynı; Latince: Josue veya Jesus; Arapça: يشع بن نون Yuşa ibn Nun),

Hz. Mûsânın yeğenidir. Hz.Yûsüf’un soyundan olan Nûn’un oğludur.

Yûşa‘ (Yeşu) kelimesinin İbrânîce aslı, “Tanrı kurtuluştur” veya “Tanrı kurtarır” anlamına gelen Yehoşua’dır (Yeoşua). Tevrat’a göre aslı Hoşea olan bu isim (Sayılar, 13/8; Tesniye, 32/44) Mûsâ tarafından Yehoşua olarak değiştirilmiş (Sayılar, 13/16), zamanla Yeşua biçiminde kısaltılmış (Catholicisme, VI, 1034), Arapça’ya da Yûşa‘ diye geçmiştir (Cevâlîkī, s. 644). Yeşu, İsrâiloğulları’nın on iki kabilesinden biri olan ve Yûsuf’un oğlu Efraim’in adını taşıyan kabilenin lideri (Sayılar, 13/8) Elişama’nın oğlu Nûn’un oğludur (I. Tarihler, 7/26-27). Önceleri Mûsâ’nın yardımcılığını yapmış, ondan sonra da İsrâiloğulları’nın başına geçmiştir. Tevrat ondan “Mûsâ’nın hizmetçisi, genç adam” diye bahseder (Çıkış, 33/11).

Yeşu veya Yuşa İbranice Yehoşua (İbranice: Tanah'ın Yunanca tercümelerinde Yehoşua ismi "Ἰησοῦς" (Iēsoūs/Jesus) İsa olarak geçer. Yeşu (veya Yuşa) (İbranice: Musa tarafından Kenan topraklarını araştırmak üzere gönderilen on iki casustan biriydi. Musa'nın ölümünden sonra Kenan topraklarını fethedip toprakları on iki kabile arasında bölüştürdü. Bu anlatılanların hangi yıllarda gerçekleştiği akademik tartışmalar arasındadır. Tora kronolojisine göre Yeşu MÖ 1450 - MÖ 1370 yılları arasında veya Bronz çağının sonlarına doğru yaşamıştır fakat Yeşu kitabında 110 yaşında öldüğü anlatılır. Şiilik'te Yeşu'nun imam olduğuna inanılır.

Yuşa, Kur’an-ı Kerim’de ismi açıkça zikredilmeyen fakat Hz. Musa kıssalarında kendisinden zımnen bahsedilen bir şahsiyettir. Kur’an’da zımnen geçtiği yerlerde kendisinden peygamber olarak değil, Hz. Musa’nın bir yardımcısı olarak yaptığı işlerden bahsedilmektedir.

Buna mukabil Tevrat’ta, Hz. Musa’nın ölümünden sonra İsrail oğullarına peygamber olarak görevlendirildiği belirtilir. Tevrat’

Prof. Dr Hikmet Tanyu Hıristiyan ilahiyatçılarının, Tevrat’İslam ilahiyatında, Yahudilerin peygamberlerinden biri olarak literatüre alınan Yeşu, Yuşa peygamber adıyla tanınmaktadır. Müslüman halk tarafından Yuşa peygamber ismi ile bilinmekte ve çocuklara isim olarak verilmektedir. Buna mukabil Yuşa peygamber hakkındaki malumat genelde hurafelere dayanmaktadır.

Bu hurafelerden en bariz olanı ise İstanbul’un, Beykoz ilçesindeki Yuşa tepesi denilen yerde mezarının olduğu inancıdır. Hurafeye göre; bugün Yuşa tepesi olarak anılan “dev dağı”nın bulunduğu yerde kâfirlerle girdiği bir savaşta 3 bin yıl önce şehit olduğu ve burasına defnedilmiştir.

Günde yüzlerce ziyaretçinin uğradığı, normal insan mezarı boyutlarında olmayan, 17 metre uzunlukta ve 4 metre genişlikteki türbe mezarda yattığına inanılan Yeşu peygamber; hayatını anlatan Tevrat’a göre bu günkü İsrail topraklarında ölmüş ve oraya defnedilmiştir. “RAB’bin kulu Nun oğlu Yeşu bir süre sonra yüz on yaşında öldü.” “Onu Efrayim’in dağlık bölgesindeki Gaaş Dağı’nın kuzeyine, kendi mirasının sınırları içinde kalan Timnat-Serah’a gömdüler.”

İsrail oğullarının “Arz-ı Mev’ud”u ele geçirme mücadelesinde kilit rol oynayan Yeşu(Yuşa) peygamberin Tevrat’ta yer alan kıssasındaki ilginç katliam ifadeleri peygamberlik döneminin Kur’an-ı kerim perspektifinden sorgulanmasını gerektirmektedir.

Bu incelememizde Kur’an resulleri anlayışına muhalif anlatımların bulunduğu Yeşu kitabı ve orada anlatılan Yeşu peygamberin kimlik ve kişiliğini ve yaşadığı olayları Kur’an-i bakış açısıyla sorgulamaya ve anlamaya çalışacağız.

Tevrat’ta bulunan ve sahih addettiğimiz veriler üzerinden, Kur’an’da yer alan bilgileri de örerek sahih ve İslami bir Yuşa peygamber portresi çıkarmaya çalışacağımız bu yazımızda Yuşa peygamber hakkında hemen hemen ilk ve tek kaynak durumunda olan Tevrat metinlerine sıklıkla atıflarda bulunacağımızı belirtelim.

Yuşa peygamber hakkındaki bu incelememizin yanı sıra Kur’an-ı Kerim’deki, Âlim kul ve Musa kıssası ile ilgili inceleme yazımızın okunmasında fayda mülahaza ettiğimizi belirtmemizde fayda vardır. Kur’an’da yer alan Hz. Musa ve Âlim kul kıssasında anlatılan Hz. Musa’nın hizmetkârının Tevrat’ta anlatılan Yeşu olduğunu iddia etmemiz için Kur’an kıssasında anlatılan Musa’nın da Peygamber Musa olduğunu kabul etmemiz gerekmektedir. Buna istinaden Hz. Musa’nın hizmetkârının, Tevrat’ta belirtilen Yeşu olduğunu kabul ve iddia edebilelim.

Yuşa peygamber kimdir? 


a- Tevrat’a göre:

Tevrat’a göre Yeşu(Yuşa); İsrail oğulları kavminin on iki sıbtından biri olan Efraim sıbtından Nun adlı birinin oğludur. Efraim sıbtının özelliği Yusuf peygamber’in sulbünden gelmesidir. Yusuf peygamber Mısır’da yönetime geçtiği zaman Firavun tarafından Mısır’lı bir hanımla evlendirilir. Ondan iki çocuğu olur. Büyüğünün adı Manasse diğerinin adı Efraim’dir. Ancak Yakup (a.s) İsrail oğulları geleneğinin tersine; kendisinin kutsanmasında olduğu gibi, İlk doğan Manesse’yi değil küçük olan Efraim’i kutsar. “(Yakup)Bilirim oğlum bilirim; o da bir kavm olacak, o da büyük olacak; fakat küçük kardeşi (Efraim) kendisinden daha büyük olacak ve onun zürriyeti milletler cumhuru olacak. Ve o günde onları mübarek kılıp dedi: Allah seni efraim ve manesse gibi etsin diyerek İsrail sende hayır dua edecektir.”

Yeşu, Yusuf sulbünden ve Yakup peygamberin kutsadığı Efraim sıbtından olmakla kudsiyet olarak da ayrı bir önem kesbettiği anlaşılmaktadır.

Asıl adı “Hoşea” olan Yeşu; İsrail oğullarının Mısır "çıkış" ından sonra

Hz. Musa’nın her an yanında ve onun hizmetinde bulunan bir kişidir. Bunun yanı sıra “Çıkış” sonrası Amelekler ile yaptığı savaşlar ve istihbarat amacıyla yollandığı “Kenan” topraklarında gösterdiği başarılı faaliyetleri onun bu konularda Hz. Musa’nın en büyük yardımcısı olduğunu göstermektedir. Allah’a teslimiyeti ve Hz. Musa’ya olan sadakati yüzünden Musa (a.s) tarafından Yeşu olarak isimlendirilmiştir. ”Musa Nun oğlu Hoşea’ya Yeşu adını verdi.” İbranice bir kelime olan Hoşea “Kurtuluş” anlamına gelmektedir.

b- İslam kaynaklarına göre:

İslami kaynaklarında iki yerde kendisinden zımnen bahsedilen Yuşa’nın, zımnen ilk defa, Resmî sıralamadaki beşinci sure olan Maide suresi 23. ayetinde geçmektedir. “Kâle raculâni minellezîne yehâfûne en’amallâhu aleyhim edhulû aleyhimul bâbe, fe izâ dehaltumûhu fe innekum gâlibûne ve alâllâhi fe tevekkelû in kuntum mu’minîn” “Korkanların içinden Allah’

Yine İslami kaynaklarda, Yuşa’nın zımnen bahsedildiği ikinci yer olarak Kehf Suresi 60. ayetinde geçen “Ve iz kâle mûsâ li fetâhu” “Ve Musa, genç arkadaşına..” ifadesidir. Tefsirlerin genelinde, Kur’an-ı Kerim’deki, Âlim kul ve Musa kıssasının anlatıldığı kıssada yer alan ancak ismi açıkça zikredilmeyen Hz. Musa’nın arkadaşının, Tevrat kıssasında adı geçen “Nun oğlu Hoşea/Yeşu “ olduğu görüşü yer almaktadır. “Kaffal’

Bazı müfessirler, Yuşa’nın; Hz. Musa’nın kız kardeşinin oğlu olduğu kanaatindedirler. “Yusuf (as)ın oğlu İf-râim’in oğlu Nun oğlu Yuşa’dır. Bunun Musa (as)ın kız kardeşinin oğlu oldu ğu da söylenmiştir.” Müfessirler, Hz. Musa’nın yardımcısının, Musa nezdindeki konumu üzerinde de ihtilaf etmişlerdir. Yuşa’nın, Hz. Musa’nın kölesi mi, hizmetkârı mı, arkadaşı mı olduğu hususu tartışılmıştır.

Bazı müfessirler Kehf Suresindeki “Ve iz kâle mûsâ li fetâhu lâ ebrehu hattâ ebluga mecmeal bahreyni ev emdıye hukubâ” 60. ayette geçen “fetâ” kelimesine köle anlamı vererek, Yuşa’nın, Hz. Musa’nın kölesi olduğunu yorumlamışlardır. “Amr İbn Ubeyd, Hasan el-Basri’nin, Cenâb-ı Hakk’

Bazı müfessirler ise; ayette yer alan “fetâ” kelimesinin, hizmetçi manasına geldiğini yorumlayarak, Yuşa’nın, Hz. Musa’nın hizmetçisi olduğunu tefsir etmektedirler. “Onun genç arkadaşı ise Yuşa b. Nun b. Efraim b. Yusuf (a.s.)’dır. Hz. Musa’nın hizmetçisi idi. Arap dilinde hizmetçiye fetâ (genç delikanlı) adı verilir.”

Bazıları ise hem hizmetçi hem yardımcı anlamı verirler. “Rivayete göre, ayette geçen bu “hizmetçi” ya da “yardımcı”, Hz. Musa’nın ölümünden sonra İsrail oğullarının başına geçen Yeşu idi.”

Arap dilindeki “Fetâ” kelimesinin köle anlamından mündemiç olduğunu belirterek Yuşa’nın, Hz. Musa’nın kölesi olduğunu belirtenlerin yorumu esas alındığında; Yuşa’nın, Hz. Musa’nın kız kardeşinin oğlu olduğu yorumlarının bir değeri kalmamaktadır. Çünkü kız kardeşin oğlunu köle edinmek normal bir insan için düşünülemeyeceği gibi Hz. Musa gibi bir peygamber açısından yakışık almadığının yanısıra makul da değildir. Ancak İsrail oğullarından birini köle edinmenin Tevrat hukukuna göre mümkün olduğunu belirtmemizde fayda vardır. Şayet Hoşea/Yeşu köle statüsünde iken Hz. Musa tarafından satın alınan biri idiyse o takdirde “mûsâ li fetâhu” ayetinde geçen “fetâ” kelimesine yüklenen “köle” manasına itibar ederek Yuşa’nın, Hz. Musa’nın kölesi olduğu hükmüne varabiliriz. Ancak Yine Tevrat hükümlerine göre Musa’nın(a.s) bir müddet sonra onu azat ederek hür statüye döndürdüğünü de kabul etmemiz gerekmektedir.

Tevrat’ta yer alan bu köle statüsüne dair hükme bakalım: “Eğer İbrani kardeşlerinizden bir erkek ya da kadın size satılırsa, altı yıl size kölelik edecek, yedinci yıl onu özgür bırakacaksınız.” O halde Yuşa, Hz. Musa’nın yanındayken önce köle sonra hür bir kişi olarak hizmetinde bulunmuştur diyebiliriz.

Yuşa’nın Hz. Musa’nın yanındaki konumunu değerlendirmede müfessirlerimizin bir metod takip etmemesi ya da usul eksikliği hemen göze çarpmaktadır. Esasen Kur’an kıssaları ile ilgili yazılarımızda zaman zaman değindiğimiz gibi; kıssalar bağımsız bir disiplin, bir ilim dalı olarak değerlendirilmediği müddetçe geçmiş müfessirlerin, kıssalara olan usulsüz yaklaşımları bizlere açılımlar sağlamayacaktır. Genelde tüm Kur’an kıssalarında, özelde peygamber kıssalarında takip edilen metod eskilerin yazdıklarını rivayet edip bunları şerh ederek devam ede gelen tarzdır. Bu metod da hem aynı ifadelerin tekrarı hem de evvelki hataların sonrakilerde de devam ettirilmesine yol açmaktadır.

Kıssalar tefsir, tarih, dinler tarihi, coğrafya, arkeoloji, v.s gibi ilim dallarından yararlanılarak belli bir metot çerçevesinde yeniden yorumlanmadığı müddetçe kıssaların anlaşılması hususunda açmazlarla karşılaşmamız kaçınılmaz olacaktır.

Bu çalışmamızda da gördük ki, Ortadoğu coğrafyası hakkında yeterli malumat sahibi olmayanların, Yuşa peygamberi İstanbul’a, Şama kadar getirerek oraları da fethettirmişlerdir. Tarihi ve coğrafi gerçeklere aykırı tüm bu durumlar kıssalara olan metod eksikliğinden kaynaklanmaktadır kanaatindeyiz. Yuşa peygamber kıssasının anlaşılması konusunda da bu metod eksikliğini yaşamaktayız. Yuşa ile İsrail oğulları peygamberi Musa’yı ilişkilendirenler her nedense Tevrat metinlerindeki Yuşa ile ilgili kıssa bölümlerinden faydalanmayı ya düşünememekte ya da usulsüz, keyfi! Ya da mesnetsiz hareketle, istedikleri biçimde yorumlar öne sürmektedirler. Bu yüzden Yuşa’nın konumu üzerinde faydasız bir sürü spekülasyonlar üretildiği görülmektedir.

Hz.Musa ve Yeşu(a.s) yakınlığı:

Yuşa, Hz. Musa’nın yardımcısıydı. Musa’nın(a.s) ağabeyi olan peygamber Harun’dan(a.s) bile ona daha yakın ve her an onun hizmetinde olan birisiydi. Bunu Çıkış sonrası İsrailoğulları, Sina çöllerinde ilerlerken onları durdurmaya çalışan Amelek kavminin ordusu ile çarpışmak üzere Hz. Musa’nın hemen Yeşu’yu savaş için görevlendirilmesinde görmekteyiz. “Ve Amelek geldi, ve İsrail’le Refidimde cenk etti.Ve Musa Yeşu’ya dedi: Bize adamlar seç, ve çıkıp Amelek’le cenket…..Ve Yeşu Musa’nın kendisine dediği gibi yaptı, ve Amelek’le cenketti.” Daha sonraki İsrailoğullarının “Çöl sürgünü” akabinde “Kenan” topraklarında yaptığı istihbarat faaliyetleri ve bunun neticeleri üzerinde İsrailoğullarını ikna gayretleri; Yuşa’nın İsrailoğulları arasında temayüz ettiğini ve Hz. Musa’nın en büyük yardımcısı ve talebesi olduğunu bize göstermektedir.

Ölümü:

Rabinik edebiyatta sadık, mütevazi, müstahak ve bilge bir kişi olarak resmedilen Yeşu "kocamış, yaşı hayli ilerlemişti." İhtiyarları bir araya toplayıp onlara yerel halkla birlik olmamalarını çünkü bunun halkı Tanrı'dan uzaklaştırabileceğini anlattı. Kısa bir süre sonra 110 yaşında ibrani takvimine göre 26 Nisan'da öldü ve Efraim'in Gaaş Dağı'ndaki Timnath Serah'ta gömüldü. Bu yerin bugün Kifl Hares olduğu düşünülür. Türkiye'de ise İstanbul'un Anadolu yakasındaki Yuşa Tepesi'nde gömüldüğüne ve Üsküdar'da Aziz Mahmud Hüdai, Sarıyer'de Telli Baba ve Beşiktaş'ta Yahya Efendi ile birlikte boğazın dört bekçisinden biri olduğuna inanılır.

YUŞA TEPESİ

Yuşâ Tepesi İstanbul'un Anadolu Kavağında Beykoz ilçesinde bulununan tepedir. Kuzeyinde Yoros kalesi bulunur. Tepesi denizden 201 m yüksekliktedir. Tepesi zirvesinin, Yuşâ Türbesi ve Camii'nin bulunduğu mekândır. Tepesinde gömülü olan zatın Yuşâ (m. ö. 1082-972) olduğunu inanılmaktadır. Yuşâ Peygamber bir rivayate göre Musa Peygamber ile birlikte Mecmeul-Bayreyn’e (Boğaziçi) gelmiş ve vefat ederek bu tepeye gömülmüştür. Çeşitli tefsirlerde Yuşâ'nın Musa'nın vefatından sonra peygamber olarak görevlendirildiği, Hıristiyanların ve Yahudilerin ona Yeşu dedikleri nakledilir.

Burası tarihin ilk dönemlerinden itibaren kutsal bir yer olarak kabul edilmiş ve çeşitli uygarlıklar burada kendi dinlerinin mabet ve tapınaklarını inşa etmişler. İlkçağlarda burada Zeus tapınağının bulunduğu ve Bizans döneminde bu tapınağın Hagios Michael adında bir kiliseye çevrilmiş. Depremde, belki de bu yapıları 1509 yılında yıkılmış.

Osmanlı döneminde bu tepeye, Sadrazam 28. Çelebizade Mehmet Sait Paşa tarafından 1755 tarihinde bir mescit yaptırıldı. Aynı zamanda burada bulunan ve halk arasında Yuşa Peygamber’e ait olduğu düşünülen mezarın etrafına kagir bir duvar çektirmiş ve türbenin bakımını yapmak için görevliler tayin ettirmiş. Tarih boyunca ziyaretçileriyle bütünleşen ve hep insanların ilgi odağı olmayı sürdüren bu tepede, III. Selim (1789- 1807) döneminin bazı yıllarında, izdihamdan dolayı ‘fitneye mahal olmasın’ düşüncesiyle mevlid okunması bile yasaklanmıştır.

Yuşâ Camii bir yangın geçirmiş ve Sultan Abdülaziz döneminde, 1863 senesinde aslına uygun olarak yenilenmiştir. Dahiliye Nezaretinin 1885-86 tarihli istatistik cetvelinde "Yüşa Aleyhisselam Dergahı" olarak zikrolunan bu alana. yuşa tepesi adı verilmiştir.

İsrailoğulları'nı göçebelikten kurtaran ve Arz-Kenan'a yerleştiren Yuşa'nın bir türbesi de Gaziantep'te bulunuyor. Gaziantep'te Boyacı mahallesinde Boyacı Camii'nden Kavaflar Çarşısı'na doğru uzanan sokakta Pirsefa denilen mevkiide bulunan iki türbeden birinin Yuşa Peygamber'e, diğerinin de sahabe olduğuna inanılan Pirsefa'ya ait olduğu kabul edilir.



1 yorum:

HZ.MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V)

HZ.MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V) محمّد Doğum tarihi ve yeri: MS 22 Nisan 571(Rebiülevvel ayının on ikisi,pazartesi günü) Mekke, Suudi ...